POLİKİSTİK OVER SENDROMU OLANLAR HAMİLE KALABİLİR Mİ?

Polikistik Over Sendromu Olanlar Hamile Kalabilir Mi?

Kadınlarda en sık sorulan ve merak edilen hastalıklardan biri olan polikistik over sendromu hormonal bir hastalıktır. Toplum içinde görülme sıklığı %6.5 ile 8 arasında değişir. Yani neredeyse 10 kadından 1’inde görülen bu durum kontrol edilebilir ve tedavisi mümkün bir hastalıktır. Üreme çağındaki kadınlarda gebelik, kısırlık, akne ve cilt problemleri, kıllanma gibi soruna neden olan polikistik over sendromunun oluşum nedeni tam olarak bilinmemektedir. Halk arasında ve literatür kısalmalarında PKOS olarak geçen sendrom kontrol altına alınmadığında hastaların konforunu ciddi düzeyde engelleyebilir. Kadın hastalıkları alanında tecrübeli bir hekim tarafından destek almak ve tedavi seçeneklerini öğrenmek için Mersin kadın doğum doktoru konusunda çok iyi seçenekleri barındıran bir şehirdir.

Polikistik Over Sendromu Nedir?

Kadınlarda bulunan üreme organları karından başlayarak yumurtalıklar (overler), tüpler (fallop tüpleri), rahim (uterus), rahim ağzı (serviks), vajina olarak devam eder. Polikistik over durumunda yumurtalıklarda birden fazla ve farklı boyutlarda kistler oluşur. Her adet döneminde yumurtalıklarda oluşan sekonder oosit öncelikle yumurtalığa yerleşir. Burada belli bir süre bekleyen oosit adet kanamasında atılmak üzere tüpe ve sonra rahime gider. Döllenemediği için rahim iç tabakasına tutunmayan yumurta vajinal yolla atılır. Bu süreçte yumurtalıklarda var olan ve kadında henüz anne karnındayken olan yumurta depoları bulunur. Ancak polikistik overde kistler yumurtalıkta alan kapladığı için sekonder oositler burada yerleşim gösteremez. Bu durum hormonal bir bozukluktur. Polikistik over gösteren her yumurtalık, polikistik over sendromuna neden olmaz. Polikistik over sendromu, klinik belirtiler gösterip hastaya konfor engeli oluşturduğunda tanı alabilir. Yani her polikistik overli birey polikistik over sendromu yaşıyor olmayabilir. Kadın doğum doktoru Mersin ili başta olmak üzere Türkiye’nin neredeyse her şehrinde hizmet veren bu alanda yardımcı olacak doktordur.

Polikistik Over Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Hastada bazı belirtilerle ortaya çıkan sendromun etiyolojisi tam olrak bilinmemektedir. Ancak kadındaki eşey hormonları olan östrojen, progesteron ve androjendeki oransızlık nedeniyle oluştuğu bilinir. Genetik yatkınlık bu hastalıkta araştırılanlar arasındadır. En önemli belirtiler adet düzensizliği üzerindedir. Polikistik overin neden olduğu durumlar ve hastalığın belirtileri aşağıdaki gibidir:

  • Düzensiz adet olma
  • Kadınlarda erkek tipi kıllanma
  • Hücrelere insülin bağlanmasında yetersizlik ve buna bağlı insülin direnci
  • Kısırlık
  • Ciltte renk koyulaşması
  • Erkek tipi kıllana
  • Hızla kilo alma ve kilo vermede zorluk
  • Kalp hastalığı riskleri
  • Ruhsal bozukluklar ve duygu durum değişiklikleri
  • Akne ve sivilce problemi
  • Erkek tipi saç dökülmesi
  • Yağlı cilt

Polikistik Over Sendromu Muayenesi Nasıl Yapılır?

Öncelikle hastanın öyküsü sorularak genel fiziki muayene bulgularına bakılır. Daha sonra testler istenir ve ultrason ile görüntüleme sayesinde kesin tanı konulabilir. İlk adet görme yaşı, güncel yaşı, cinsel aktifliği ve gebelik isteyip istemediği, kilo ölçümü, kan şekeri seviyesi, hormon testleri muayene ve tanıda yardımcıdır. Muayenede batın ultrasonu ya da transvajinal ultrason ile yumurtalıklar izlenebilir. Sendrom genç kızlarda ya da menopoz yaşındaki kadınlarda da görülebilir ve görülme yaş skalası geniştir. Bu nedenle güvenilir bir hekim sendromu yaşayan kadınlar için yol gösterici olur ve doğru tedavi imkanı verir. Mersin kadın doğum hastalıkları alanında tecrübeli hastalar tarafından sıkça talep gören klinikleri barındıran şehirler arasındadır. Doğru tedavi modeli ve hassas hasta hekim ilişkisi için en iyi araştıra ile doktor seçimi yapılması her zaman doğru olandır.

Polikistik Over Sendromu Tedavisi Nasıl Olur?

Kadın hastalıklarında neredeyse 10’da 1 görülme sıklığı olan polikistik over sendromu hastaların yaşam konforunu ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak hastalığın oluşma nedeni kesin olarak bilinmediği gibi hastalığın net bir tedavi şekli de olmayabilir. Hastaya ve şikayetlerine göre semptom giderici özgül tedavi modelleri vardır. Yumurtalıklardaki çoklu kistler görüldüğünde ve fiziki muayene bulgularıyla eşleşen kan testleri de pozitif sonuç veriyorsa hastaya sendrom tanısı konur, tedavi planlanır. Öncelikle hormon düzeyleri normale getirilmelidir. PKOS hastalarında genellikle hiperandrojenizm denen durum oluşur ve androjen hormonu yüksektir. Doğum kontrol ilaçları bunun için reçete edilebilir. Hormon düzensizlikleri insülin bağlamasını da engellediği için hastada kilo artışı ve yağlanma görülür. Bu nedenle doğru diyet ve egzersiz önemlidir. Kıllanma artışı ilaçlarla birlikte azalacağı gibi lazer epilasyon da tavsiye edilebilir. PKOS, ileri yaşlarda kalp hastalıkları ve diyabet tetiklediği için hastanın yaşam tarzı oldukça önemlidir. Mersin kadın hastalıkları uzmanı ve PKOS konusuna tecrübeli hekimlerle bilinen şehirlerdendir. Hastalar tarafından rağbet gören kliniklerde, deneyimi olan hekimlere muayene olup destek almak da kısa sürede tedavi için yardımcıdır.

Polikistik Over Sendromu Kısır Yapar mı?

Sendrom tanısı konan kadınların ilk sorduğu sorular arasında “polikistik over sendromu kısır (infertilite) yapar mı?” sorusu da yer alır. Yumurtlamayı baskıladığı ya da düzensizleştirdiği için bu sendromda kısırlık bir olasılık olabilir. Ancak hastaların kesinlikle gebe kalamayacağını söylemek tedavi prosedürlerini reddetmek ve bilimsel yaklaşımdan uzak olmak demektir. Doğru ve güvenilir hekimlerde tedavi ve takip edilen kadın hastalar bazen kendiliğinden bazen tedavi sonucunda, bazen de tüp bebek gibi dışarıdan müdahalelerle gebe kalabilir. İlerleyen ve müdahale edilmemiş durumlarda geri dönüşsüz kısırlık ihtimali olsa da bu durum çok nadir görülür. Mersin kadın doğum doktor seçenekleri arasından araştırma yaparak rahatça tedavi imkanı olduğunu düşündüğünüz, güveneceğiniz ve tecrübeleriyle yüksek başarı oranı kazanmış hekimler ile istediğiniz tedavi sonucunu siz de elde edebilirsiniz.

Polikistik Over Sendromu ve Kıllanma

Polkistik over sendromu ve kıllanma durumu hastaları en çok etkileyen ve konfora engel olan durumlardandır. Çünkü bu sendrom nedeniyle erkek tipi kıllanma ve saç dökülmesi çok sık olur. Genelde yüzde sakal bölgesinde, meme arası ve meme uçlarında, sırt ve ense çevresinde normalden fazla yoğunlukta ve kalın kıllar olabilir. Oral kontraseptiflerle bu durum azaltılabilir. Androjen hormonu kıllanma nedeni olduğu için hormon dengelenmesi kıllanmanın önüne geçebilecek ilk durumdur. Ancak her zaman kılların dökülmesi beklenmez ve bu hastalar için birkaç seansta bile sonuç verecek lazer epilasyon tavsiye edilir. Kadın doğum Mersin ilinde merak edilen ve araştırılan kliniklere, yoğun sayıda uzman hekime sahip alanlardandır. Siz de kendinizi emanet ederek güvenli ve hızlı bir iyileşme süreci için doğru doktoru araştırıp sonra doktorunuzu tercih edebilirsiniz.

Çikolata Kisti Hamileliğe Engel Mi?

Çikolata Kisti Hamileliğe Engel Mi? Cevap:

Günümüzde çikolata kisti rahatsızlığına sahip olmasına rağmen hamile kalan kişiler vardır. Bu kişilerin var olması, çikolata kistine sahip olanlarda da hamile kalabilme umudunu doğurur. Bununla beraber, çikolata kisti rahatsızlığı ile uğraşan hastaların bu hastalık hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bilgi sahibi olmak, hastalık sırasında nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağı konusu hakkında kişilere yol göstermektedir. Bu sebeple de tüm hastaların detaylı bir şekilde bu rahatsızlığı araştırması gerekir.

Genel olarak yumurtalık kısmında var olan ve herhangi bir kanser çeşidine sebep olmayan çikolata kistleri, neden var olduğuna dair bilginin bulunamadığı bir rahatsızlıktır. Farklı şekillerde meydana gelen bu hastalık, kişiler üzerinde hamilelik konusunda soru işaretlerinin var olmasına sebep olur. “Çikolata kisti nedir? Bu hastalığa sahip olan kişilerde ne gibi belirtiler olur?” Gelin beraber inceleyelim.

Çikolata Kisti Nedir?

Kadınların birçoğu, kendi vücutları üzerinde meydana gelen çikolata kisti hakkında detaylı bir şekilde bilgi sahibi olmak ister. Hastalık hakkında yeterince bilgiye sahip olmak, çikolata kistine sahip olunmasına rağmen normal yollar ile hamile kalıp kalamayacaklarını da öğrenmelerini sağlar. Neden var olduğuna dair kesin bir bilginin bulunmadığı çikolata kisti, yumurtalıkların iç kısımlarında sıvı halde bulunan ve herhangi bir kansere neden olmayan kistlerin oluşmasına sebep olmaktadır. Oluşan kistler, özellikle de kadınların üreme zamanlarında etkileyici faktöre sebep olup adet ile alakalı olacak şekilde kronik pelvik sancılarının hissedilmesine neden olur.

Çikolata kistleri, görünüm olarak da kendilerini direkt olarak belli eder. Belirli incelemeler sonrasında bu kistlerin koyu kırmızı renge sahip olup kahve rengi bir kan rengine sahip olduğu görülmektedir. Kadın doğum Mersin, yapılan incelemeler sonucunda kadınların bu kistlere sahip olup olmadığını inceler ve bu konuda destek sağlar. Peki çikolata kistine sahip olan bireyler, bu hastalık konusunda ne gibi belirtilere sahip olur? Hastalığın kendisini belli etme şekli nedir? Gelin bu konulara da beraber bakalım.

Çikolata Kistine Sahip Olanlarda Görülen Belirtiler Nelerdir?

Çikolata kistine sahip olan kişiler, birbirlerinden farklı belirtilere sahip olabilmektedir. Yani bir kadın kendi vücudu üzerinde lekelenmeler görürken bir diğerinde bu belirtiler görülmeyebilir. Bununla beraber, çikolata kistine sahip kadınlarda görülen belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İncelemeler sonrasında görülen ve anormal şekilde bulunan lekelenmeler, kanamalar
  • Adet döngüsü ilerlerken görülen karın şişmeleri ve yaşanan şiddetli kramplar
  • Sırt üzerinde hissedilen yoğun ağrılar
  • Bel üzerinde hissedilen yoğun ağrılar
  • Vajinal bölge üzerinde görülen aşırı kanamalar
  • Ağrı hissedilen dönemlerin artması
  • Her kadın üzerinde görülmese de bazılarında rastlanılan kısırlık durumu
  • Cinsel ilişkiye girildiği sırada hissedilen ağrılar
  • Kişilerin tuvalet ihtiyacını karşılamaya giderken hissettiği ve ağrılı şekilde bulunan bağırsak hareketleri
  • Vajinal akıntının koyu renkli bir şekilde oluşması
  • Gün içerisinde yapılan germe ve bükme tarzı hareketlerde ağrı hissedilmesi

Eğer sizlerde bu belirtilerin bazılarına sahipseniz, Mersin de en iyi kadın doğum doktoru olan bu adrese başvurabilirsiniz. Yapılan incelemeler sonucunda bu rahatsızlığa sahip olup olmadığınıza bakılacak ve sonrasında yapılan değerlendirmeler ile bir tedavi yol haritası belirlenecektir.

Çikolata Kisti Rahatsızlığına Sahip Olanlar Hamile Kalabilir mi?

Kadınların birçoğu, sahip oldukları bu hastalık ile beraber doğru bir şekilde hamile kalıp kalmayacağını merak eder. Yaşanan bu belirtiler, bazı sebepler ile hamileliğe engel olabilmektedir. Ancak bunun yanında, hamile kalarak normal yaşantısına devam eden hastalar da vardır. Günümüzde birçok kişinin merak ettiği “çikolata kisti hamileliğe engel mi?” sorusunu beraber inceleyelim.

Bu rahatsızlık kapsamında sorulması gereken ilk soru, çikolata kisti rahatsızlığının herhangi bir şekilde hamileliğe engel olup olmadığıdır. Bu sorunun direkt olarak cevap bulabilmesi, çikolata kisti rahatsızlığına yakalanan kadınların kısırlık sorununu yaşayıp yaşamadığı ile alakalıdır.

Çikolata kisti, kadınlar üzerinde özellikle de üreme dönemlerinde etkili olur. Bu kistler, tek bir yumurtalığın yanında bazen iki yumurtalığa da tutunabilir. Bu durum ise yumurtalıkların zarar almasına ve normal düzendeki yumurtalık işlevlerinin tamamı ile bozulmasına sebep olabilir. Çikolata kisti sonrasında yumurtalık rezervlerinin nasıl etkilendiğine dair bir araştırma yapılması gerekir.

Var olan bu hastalık ile beraber eğer tedavi süreci başlamaz ise, hastalık ilerleyerek çok daha farklı durumların, rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Çikolata kistleri, tedavi edilmediği zamanlarda rahmin içerisinde yer alan dokulara yapışmakta, bununla beraber de normal seviyede ilerleyen anatomik sistemin bozulmasına sebep olmaktadır. Oluşan bu sistem bozulması, beraberinde birçok organın düzgün bir şekilde çalışmaması sorununu da getirir. Fallop tüpü olarak bilinen nokta üzerinde, çeşitli tıkanmalar ve yapışmalar görülebilir. Bu ise spermlerin bu bölge üzerinden geçememesine neden olur. Yaşanan bu sperm ve yumurtalık geçememe durumu, kadınlar üzerinde hamile kalabilme riskinin de düşürmektedir. Bu gibi rahatsızlıkla ile hamilelik sorunu yaşamamak için Mersin kadın doğum doktor ile temasa geçebilir ve erken bir tedbir alabilirsiniz.

Çikolata Kisti Adetle Atılır mı?

Çikolata kisti rahatsızlığına sahip olan bireyler, yumurtalık kısmında var olan bu kistlerin atılabilmesi konusunda soru işaretlerine sahip olmaktadır. Bu sebeple de “Çikolata kisti adetle atılır mı?” sorusunu sıklıkla duymaktayız.

Bu sorunun basit bir cevabı vardır. Çikolata kistleri, adet ile atılamayan kistlerdir. Kadınların düzenli olarak attıkları adet kanları, endometrium tabakası adı verilen bir tabakadır. Bu kanlar ile çikolata kistlerinin dışarıya atılması mümkün değildir. Bu sebepten dolayı da “çikolata kisti adetle geçer mi?” sorusunun cevabı ne yazık ki hayırdır.

Çikolata Kisti Kaç cm Olunca Alınır?

Çikolata kistine sahip olan bireyler, Mersin kadın doğum doktoru ile temasa geçerek muayene olmalıdır. Erken tanı ve tedavinin büyük bir öneme sahip olduğu çikolata kisti, belirli boyutlara sahip olunduktan sonra alınması gerekir. Özellikle de bazı dönemler içerisinde kişilerin yaşamış oldukları ağrılar, bu kistlerin alınmasına sebep olur.

10 cm. boyutuna kadar görülebilen çikolata kistleri, 4 cm. boyutunu aşması ile beraber artık alınması gereken kistler olmaktadır. Bu boyut ile beraber doktora başvurarak tedavi olmanız ve kistleri aldırmanız gerekir.

Çikolata Kisti Kısırlık Yapar mı?

Günümüzde birçok kadın çocuk sahibi olamamaktadır. Bu kadınların yaklaşık olarak %17’si çikolata kisti sebebi ile hamile kalamaz. Rahme ait iç duvarın gebeliğe engel olmasına sebep olan bu hastalık, çeşitli belirtiler ile meydana gelir ve yumurtalık rezervlerinin azalmasına neden olur. Bununla beraber de kişiler üzerinde kısırlık görülerek gebe kalma şansları sıfıra iner.

Dış Gebelik Kaçıncı Haftada Belli Olur?

Dış Gebelik Kaçıncı Haftada Belli Olur?

Kadınların birçoğu, gebe kalarak sağlıklı bir evlat dünyaya getirmek istemektedir. Fakat ne yazık ki mutlu bir şekilde başlayan her gebelik hikayesi istenen sonuçla bitmez. Bu durumun en bariz örneklerinden birisi de dış gebelik sorunudur.

Dış gebelik rahatsızlığı, döllenmiş halde bulunan yumurtanın kendisini fallop tüpleri arasından birine atması durumudur. Yaşanan bu yerleştirme ile beraber ne yazık ki embriyolar bebeğe dönüşemez. Bunun sebebi ise fallop tüplerinin embriyoyu destekleyecek seviyede büyük olmamasıdır. Sıradan gebelik durumları ile büyük bir benzerliğe sahip olan dış gebelik, ebeveynlerin “bir daha gebe olamayacak mıyım?” sorusunu sormasına neden olmaktadır. Günümüzde yaşanan gelişmeler ile beraber doğru teşhisler ve tedaviler sayesinde dış gebelik sorununun çözümü kolay bir hal almıştır. Mersin kadın doğum uzmanları, size bu konuda yardımcı olacak olan uzmanlardır. Doğru bir teşhis ve tedavi için bu adrese başvurabilirsiniz.

Dış Gebelik Nedir?

Dış gebelik adı verilen durum, rahmin içerisine değil de dışarısına yerleştirilen gebelik anlamına gelen durumdur. Yani döllenen yumurta olması gerektiği gibi rahme ait iç kısma değil bunun dışarısında kalan bir alana yerleştirilir. Bu durumun bir diğer adı ise ektopik gebeliktir. Günümüzde yaşanan 80 hamilelik durumunun en az bir tanesi dış gebeliktir ve bu durum bazen kişilerin hayatını tehdit edebilmektedir.

Döllenmiş vaziyette olan bir yumurta, birçok farklı sebepten dolayı tüp kısımlarından rahmin boşluk alanına doğru olan geçişini tamamlayamaz. Bu durum sonucunda kişiler üzerinde dış gebeliğin meydana geldiği görülür. Dış gebeliğin yaşanması ile beraber meydana gelen belirtiler, düşükler, apandisit, yumurtalık kistlerinin yırtılma durumu ve genital enfeksiyon sorunları ile benzer niteliğe sahip belirtilerdir. Bu sebepten dolayı da incelemelerin ve tanının doğru bir inceleme ile yapılması gerekir.

Dış gebelik sorunun yaşanması ile beraber normal gebeliğe benzer durumların yaşandığı görülür. Bu durumlar adet döneminin gecikmesi, hamilelik testi olan kişilerin testlerinde pozitiflerin görülmesi, bulantıların yaşanması, sürekli olarak kusma durumları ve göğüslerde hassasiyetlerin meydana gelmesi gibi belirtilerdir. Bu sebepten dolayı da dış gebelik yaşayan kadınlar, normal hamilelik dönemlerine ait durumların birçoğunu yaşamaktadır.

Dış gebelik durumunun yaşanması ile sorunların meydana gelmemesini istiyorsanız, adet döneminin gecikmesi sonrasında doktora görünmeli ve önleminizi almalısınız. Kadın doğum doktoru Mersin, gerekli incelemeleri yaparak bu durum üzerinde önlemleri alacaktır.

Dış Gebelik Durumu ile Meydana Gelen Riskler Nelerdir?

Dış gebelik durumu ile karşı karşıya kalanların rahatsızlıkları, büyük oranda ektopik implantasyon fallop tüpleri içerisinde gerçekleşmektedir. Dış gebelik durumları, hamilelik yaşayanların %1 ya da %2’sinde görülür. Bu sorunu yaşayanlarda ise belli başlı risk faktörlerinin meydana geldiği görülür.

Cinsel olarak aktif bir yaşama sahip olan her kadında dış gebelik sorunu görülebilmektedir. Fakat bunların arasında çok daha dikkatli olması gereken bireyler vardır. Bunlar 35 yaş üstü kadınlar, sigara kullananlar, daha önce düşük yaşayanlar, endometriozis durumuna sahip olanlar, doğurganlık ilaçlarını kullanan kadınlar ve kısırlık tedavisi görenlerdir. Bu bireylerin dikkat etmesi gerekir ve belirtiler sonrasında hemen doktora giderek muayene olması gerekir. Mersin kadın hastalıkları uzmanı, alanında uzman çalışanları bulunan ve dış gebelik sorunlarında yardımcı olan bir yerdir. Sizler de bu rahatsızlığınız için bu adrese ulaşabilirsiniz.

Dış Gebelik Nasıl Anlaşılır? Dış Gebelik Belirtileri Nelerdir?

Dış gebelik nasıl anlaşılır sorusu, günümüzde hamile kalan birçok kadın tarafından sorulur. Kişiler, bu belirtileri öğrenerek kendileri için önlem almak isterler. Belirtilerin nasıl anlaşılacağı ve ne olduğu konusu hakkında şu bilgileri verebiliriz.

Dış gebeliğe ait belirtiler, birçok hastalık ile benzer belirtilere sahiptir. İlk olarak bu durumlara dikkat etmeli ve benzerlik sonucunda yanlış bir kanıya kapılmamalısınız. Dış gebelik sorunu ile benzer belirtilere sahip olan durumlar şu şekildedir:

  • Düşükler yaşanması
  • Erken dönemler içerisinde geçirilen normal hamilelik durumları
  • Apandisit sorunları
  • Yumurtalık torsiyonu durumları
  • İdrar yolu üzerinde oluşan taşlar
  • Yumurtalık kistlerinde meydana gelen yırtılmalar
  • Sindirim sistemi üzerinde meydana gelen problemler
  • Çeşitli genital enfeksiyonlar

Bu gibi durumlar, dış gebelik ile benzer belirtilere sahip olup dikkat edilmesi gereken durumlardır. Peki dış gebeliğe ait olan asıl belirtiler nelerdir? Bu belirtileri de şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Karnınızın bir tarafında şiddetli ağrı hissedersiniz. Bu ağrılar, genel olarak kalıcı olarak hissedilen ağrılardır.
  • Vajina bölgesi üzerinde, normal dönemlere nazaran farklılık içeren kanamalar görülür. Bu kanamaların rengi koyu ve parlak bir kırmızı tonundadır.
  • Omzumuzun bitiş noktası ve kolumuzun başlangıcı olan omuz uçlarında ağrılar meydana gelir. Bu ağrıların neden var olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur ve genel olarak uzandığınız zamanlarda hissedilir. Eğer bu ağrıları hissederseniz çok dikkatli olmalısınız çünkü bu durumlar dış gebelik sonrasında meydana gelen iç kanamaların belirtisi olabilir.
  • İdrarınıza çıktığınızda ya da dışkınızı yaparken oluşan bağırsak ağrıları görülebilir.
  • İshal ve kusma durumları, dış gebelik sonucunda sıklıkla görülen bir diğer belirtidir.

Dış Gebelik Belirtileri Ne Zaman Başlar? Kaçıncı Haftada Bunları Hissederiz?

Yaşanan rahatsızlıklar ile beraber “dış gebelik kaçıncı haftada belli olur?” sorusu sıklıkla sorulmaktadır. Hamileliğin 6. haftası, genel olarak bu belirtilerin ve ağrıların hissedildiği zaman dilimidir. Bunun yanında, dış gebelik yaşayan bazı kadınların hiçbir şekilde ağrı ve belirti hissetmediği de olur. Bu gibi durumlar sonrasında yalnızca ultrason görüntüleri ile dış gebelik tespit edilmektedir.

Dış Gebelik Tedavisi

Döllenmiş vaziyette bulunan yumurta, rahmin içerisinde değil de dışarısında kalırsa herhangi bir şekilde büyüme sağlayamaz. Hayati tehlikesi bulunan durumlar ile karşı karşıya kalmamak için dış gebeliğe ait olan dokunun çıkartılması gereklidir. Kişiler üzerinde meydana gelen durumlar ve belirtilere göre tedaviye başlanır ve bu tedaviler; ilaç, abdominal cerrahi ve laparostik cerrahi olarak farklı şekillerde gerçekleştirilir. Dış gebelik tedavisi, bu yapılan işlemler ile kısa sürede tamamlanmaktadır.

Dış Gebelik Ameliyatı

Çeşitli tedaviler arasında yer alan dış gebelik ameliyatı, uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilen bir ameliyattır. Dış gebeliği tedavi etme amacı ile tercih edilen iki çeşit ameliyat bulunur. Bunlara laparoskopik ameliyat denmektedir. Bu yapılan ameliyatlar için göbek deliğine yakın bir alanda kesi yapılır. Sonrasında ise uzman doktorunuz tüp bölgesi üzerinde görüntüye erişmek için kamera lensi ile hazırlanan bir tüp kullanır.

Salpingostomi adı verilen ameliyatta dış gebelik çıkarılmaktadır. Bunun sonrasında ise tüp kendiliğinden iyileşme aşamasına bırakılır. Salpenjektomi adı verilen ameliyatta ise hem tüp hem de dış gebelik kadından çıkarılmaktadır.

Suda Doğum Nedir? Suda Doğum Nasıl Yapılır?

Suda Doğum Nasıl Yapılır?

Suda doğum yöntemi, alternatif bir doğum yöntemidir. Bu yöntem içerisinde gebe olan kadın içerisi su dolu olan bir küvete yatırılır ve doğumu başarılı bir şekilde yapması sağlanır. Bu işlem içerisinde kullanılan temel yöntem ise kaldırma kuvvetinin gücüdür. Suyun kaldırma kuvveti, anneye ait olan vücut ağırlığını çok daha fazla hafifletmekte ve kan dolaşımı üzerinde etkide bulunarak daha basit bir doğum yapmasını sağlamaktadır.

Su, doğa içerisinde bulunan ve insan için gerekli olan en temel ihtiyaçtır. Gün içerisinde tüketimini yapmamız ile beraber doğum yöntemleri arasında yerini alarak son zamanların en büyük işlevlerinden birini yaratmıştır. Mersin kadın doğum ile iletişime geçilerek suda doğum hakkında çok daha detaylı bilgi alınabilmektedir.

Suda Doğum Nedir?

Kadın doğum Mersin, suda doğum konusunda birçok uzmana sahip olan bir merkezdir. Bu merkez içerisinde bir küvet bulunur ve suda doğum için kullanılarak gebelere yardımcı olunur. Bu işlem içerisinde yardım alınan asıl işlem suya ait olan kaldırma kuvvetidir. Bu yöntem ile beraber kan dolaşımında hızlanmalar görülür ve anneye ait olan vücut ağırlığı hafifletilerek doğumun daha kolay yapılması sağlanır.

Bu yöntem içerisindeki temel amaç suya ait olan sakinleştirici ve gevşetici özelliğin kullanılmasıdır. Anne adayları, bu işlevler sayesinde çok daha az sancı çeker ve ağrısız bir doğum yapabilme şansına sahip olur. Annelerin sahip olduğu bu daha az sancı ve ağrı yaşama şansı, doğum anına özel çok daha güzel anılar yaşamasını sağlamaktadır. Suyun sağlamış olduğu endorfin hormonu artırılarak annenin mutluluk hormonlarında da yükselmeler sağlanır. Bunun yanında, pelvik taban kaslarına ait olan elastikiyet özelliği de artırılır ve bebeğin geçiş yapabilmesi daha kolay hale gelmiş olur. Bu işlemler ile beraber ise anne artık daha az acı çekerek doğuma ait eşsiz duygulara sahip olabilme şansı yakalamaktadır. Mersin de en iyi kadın doğum doktoru olarak çalışan doktorlar ile iletişime geçebilir ve bu yöntemler ile sizler de doğumunuzu gerçekleştirebilirsiniz.

Suda Doğum İşlemleri Nasıl Yapılmaktadır?

Anne adaylarında görülen bilgisizlik durumları, mevcut doğurma durumları hakkında da kaygının oluşmasına sebep olur. Bu neden dolayı da anne adaylarının şunu bilmesi gerekir; suda doğum konusunda yaşanacak olan anne ve doktor arasındaki iletişim, doğumun daha iyi gerçekleşebilmesi için yeterli olacak olan en iyi etkendir. Bu iletişim doğru bir şekilde sağlandığı sürece annenin ne zaman doğum yapacağı, bu yöntemin hangi evre dahilinde kullanılacağı, suda doğum işleminin anneye uygun olup olmadığı, annenin ne kadarlık bir süre zarfında suda kalacağı ve tüm süreç hakkında bilgi verilebilmesi sağlanmaktadır. Bu sayede anne adayı tüm konular hakkında bilgi sahibi olarak herhangi bir kaygı durumu yaşamaz.

Anne adaylarının birçoğu, doğum evrelerinin başlangıcı ya da tamamında suda doğum yöntemini kullanabilmektedir. Bu yöntem, profesyonel nitelikte bulunan ekipmanlar ve uzmanlar tarafından yaptırılır. Anne için ilk olarak özel bir küvet ya da havuz ayarlanır. Bunun yanında, gerekli görülen anlar itibari ile farklı doğum yöntemleri de hazır hale getirilmektedir. Bu sayede tüm işlemler ile beraber anne ve bebeğin korunması garantiye alınmış olur.

Küvet ya da havuz içerisinde yer alan suyun sıcaklık değerleri de yine önem arz eden bir diğer konudur. Mersin kadın doğum doktor olarak verilen hizmetler dahilinde, bu sıcaklık değerleri de olması gereken niteliklerde hazır hale getirilir. Bu suya ait sıcaklık değerleri genel olarak 37 derecelik bir sıcaklıktır.

Suda Doğum Hangi Alanlarda Yapılabilir?

Suda doğum yöntemi, tam donanımlı bir şekilde çalışan ve alanında yetkin doktorların bulunduğu sağlık merkezlerinde başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Kadın doğum doktoru Mersin sağlık merkezi ile başarılı bir şekilde suda doğum yöntemlerinden yararlanabilirsiniz. Tüm işlemler sizin için hazırlanacak ve bununla beraber çok daha az ağrı ile doğumunuzun yapılması sağlanacaktır.

Suda Doğum Yöntemi Avantajları Nelerdir?

Suda doğum yönteminin anne ve bebeğine sağlamış olduğu birçok avantaj bulunur. Bunları şu şekilde belirtebiliriz:

Anneye Sağlanan Avantajlar:

  • Anne üzerinde kullanılan bu yöntem, doğuma ait ilk evrede uygulanırsa eğer doğum hızı yaklaşık olarak 30 dakika daha fazla hızlandırılmış olur.
  • Doğum sırasında kullanılmakta olan ılık su derecesi, annenin kaslarının çok daha fazla gevşemesini sağlar. Bu ise anneye ait mutluluk hormonlarını artırır ve daha rahat bir doğum geçirilmesi sağlanır.
  • Doğum dönemi içerisinde görülen ağrılar, bu doğum yöntemi ile çok daha az hissedilir.
  • Anneni su içerisinde olması, çok daha rahat bir hareket olanağı sağlar. Bu durum ise, doğum sırasında farklı pozisyonlara girilebilmesini ve daha basit bir doğumun yapılmasına olanak tanır.
  • Yapılmakta olan sezaryen oranlarında düşüşler görülür.
  • Anne ve eşi için çok daha pozitif bir doğum deneyimi yaşanır.

Bebek İçin Sağlanan Avantajlar:

  • Suda doğum yöntemi ile beraber bebekler, ilk olarak suya geçer sonra anne kucağına gelir. Bu durum, bebeğin çok daha sakin bir doğum evresi geçirmesini sağlar.
  • Suda doğum yöntemi sayesinde ilaç kullanımlarında da azalmalar görülür. Bu ilaç kullanılmama durumu, bebeğin de oluşabilecek yan etkilerden kaçmasını sağlamaktadır.
  • Doğum sırasında bebeğin kafatasında ve beyne ait hücrelerde zarar alınmaması sağlanır. Bunların tamamı, suda doğum yönteminin sağlamış olduğu kolay doğum özellikleri sayesinde gerçekleşir.

Mersin kadın hastalıkları uzmanı ile görüşerek bu avantajların tamamını daha detaylı bir şekilde öğrenebilirsiniz.

Suda Doğum Yöntemi Riskli midir?

Günümüzde uygulanan her doğum yöntemi, belli başlı riskleri barındırmaktadır. Meydana gelen bu riskler, elbette ki suda doğum yöntemi için de geçerlidir. Fakat bunlar diğer doğumlara nazaran çok daha düşüktür ve suda doğumun avantajları daha fazla hissedilir.

Suda doğum yöntemi ile görülebilen riskler genel olarak enfeksiyon kapma, boğulma durumları ve göbek kordonuna ait kopma durumlarıdır. Fakat bunların görülme oranları çok düşüktür ve uzmanlar tarafından kişinin izleniyor oluşu bunları önleyici niteliktedir.

Mersin kadın doğum doktoru ile güvenilir bir suda doğum yöntemine erişebilirsiniz. İletişime geçerek bilgi almayı unutmayın.

Doğum Kontrol Hapı Ne Zaman Korumaya Başlar?

Doğum Kontrol Hapı Ne Zaman Korumaya Başlar?

Günümüzde birçok insan doğum kontrol hapı kullanmaktadır. Bununla beraber de “doğum kontrol hapı ne zaman korumaya başlar?” sorusunun sorulduğu görülür. Bu soruya cevap vermeden önce gelin beraber doğum kontrol haplarının ne olduğunu konusuna göz gezdirelim.

Günümüzde sorulmakta olan bir diğer önemli soru ise “doğum kontrol hapı ne işe yarar?” sorusudur. Doğum kontrol hapları, kadınlar tarafından kullanılan haplardır. Cinsel ilişki sırasında herhangi bir korunma sağlanmasa dahi bu ilaçlar sayesinde gebelik oluşumu büyük oranda engellenmektedir. Bu haplar kendi içerisinde östrojen, progestojen birleşimini ya da sadece progesteron adı verilen hormonu içerir. Hapın yapısında yer alan hormonlar, sentetik düzeyde bulunan hormonlardır ve kadın üzerinde üretilmekte olan doğal formlar ile aynı işlevi gösterir. Doğum kontrol adı verilen haplar, yalnızca gebelik durumlarının önlenmesi için kullanılmaz. Bunun yanında, adet dönemi içerisinde meydana gelen sorunların tedavisi için de sık sık başvurulur.

Doğum Kontrol Haplarına Ait Çeşitler Nelerdir?

Bu haplar, kullanımlara bağlı olarak farklı çeşitlerde meydana getirilir. Kişilerin kullanım amaçları ve şekilleri, bu hapın içeriğine bağlı olarak farklılıkların oluşmasına sebep olur. Kullanılmakta olan doğum kontrol hapı çeşitleri ikiye ayrılır ve şu şekilde açıklanabilir:

Kombine Doğum Kontrol Hapları:

Aile planlaması aşamasında fazlası ile kullanılan haplardır. Östrojen ve progesteron hormonlarını yapısında bulunduran bu haplar, multifazik ve monofazik olarak iki farklı gruba ayrılır. Monofazik doğum kontrol haplar, 21 adet tabletten meydana gelir ve kullanım sırasında kolaylık sağlanması için hapların üzerinde kullanım günleri yer alır. Multifazik haplar ise 30 adet tabletten üretilir. Bu ilaçlar belirli bir sıra halinde alınması gereken ilaçlardır ve bu sıralar ilaç üzerinde belirtilir.

Acil Kontrasepsiyon:

Cinsel ilişki sırasında herhangi bir engel alınmamış, korunulma yapılmamışsa ve gebelik ve doğum durumu yaşanmak istemiyorsa bu haplar kullanılır. Bu tür haplar, gebelik durumunun yaşanması ile beraber herhangi bir işleve sahip olmayan haplardır. Halk arasında bilinen ve diğer adı da ertesi gün hapı olan acil kontrasepsiyonlar, düzenli olarak değil yalnızca cinsel ilişki sonrasında kullanılan haplardır. Cinsel ilişki yaşandıktan hemen sonra bu hapların alınması gerekir. Eğer cinsel ilişkinin üzerinden 72 saatlik bir zaman süreci geçer ve bu haplar alınmazsa, gebeliğin meydana gelebilme şansı bulunur.

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır?

Doğum kontrol hapları, konvaksiyonel paketleme olarak alınan haplardır. Bu haplarda eskisi bittiği zaman yeni bir pakete başlanması gerekir. Düzenli olarak kullanım yapılacağı zaman bu şekilde kullanılmalıdır.

Düzenli bir kullanım değil yalnızca tek kullanımlık olarak gebe kalmamak amacı ile alınacaksa, korunmasız cinsel ilişkinin yaşanması ile beraber 72 saat geçmeden alınması gerekmektedir. Aksi takdirde 72 saat sonrasında alınan haplar işe yaramayabilir ve kişilerin gebe kalması durumu ortaya çıkar.  Korunma yöntemleri arasında yer alan bu haplar ile cinsel ilişki sonrasında gebelik durumunun önlenmesini sağlayabilirsiniz.

Doğum Kontrol Hapı ile Koruma Ne Zaman Başlar?

Doğum kontrol hapı olarak bilinen haplar, adet döneminin başlamasından sonra kullanılmaya başlanır ve anında koruma sağlar. Bu hapları almaya başlamanız ile koruma hemen başlamaktadır. Bununla beraber, hapların bırakılması ile beraber de hemen normal yaşantıya dönülür.

Doğum Kontrol Hapı Yan Etkileri

Doğum kontrol hapları, gebeliği önlemek ve bunun gibi birçok farklı avantajlara sahip olan bir hap türüdür. Bu avantajların yanında kişiler üzerinde görülen yan etkilerde bulunur. Doğum kontrol hapı yan etkileri olarak etkileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Adetler arasında lekelenme tarzında kanamalar meydana gelmektedir. Bu kanama görülme durumları, genel olarak haplara başlandıktan sonraki ilk 3 aylık süreç içerisinde görülmektedir. Düzenli olarak kullanım yapılması ile beraber genel olarak 3 aylık süreç sonrasında bu durumlar son bulacaktır.
  • Bulantı durumları, doğum kontrol haplarının yan etkilerinden birisidir. Özellikle de bu hapları ilk defa kullanıyorsanız bu durum ile karşı karşıya gelebilirsiniz. Bulantı yaşamak istemiyorsanız, bir miktar yemek ile bu hapları almayı deneyebilirsiniz. Bununla beraber, yaşanan bulantılar birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçecektir.
  • Doğum kontrol hapları, memelerin normale nazaran biraz daha fazla büyümesine ve hassas olmasına neden olabilir. Görülen bu durumlar, ilacın kullanımından birkaç hafta sonra görülmeyecektir. Oluşan hassasiyet ve büyümeler ile beraber el ile hissettiğiniz kitleler oluşursa, bu oluşumdan sonra doktorunuza görünmekte fayda vardır.
  • Doğum kontrol hapları, içerisindeki yapı sebebi ile bazı kişilerde baş ağrısının yaşanmasına neden olabilir. Eğer baş ağrınız geçmez ve uzun süre devam ederse, bir doktora başvurarak muayene olabilirsiniz.
  • Doğum kontrol haplarının kullanımı, bazı kadınlar üzerinde ani duygu değişimlerinin var olmasına sebep olur. Bu durumlar, özellikle de geçmişinde depresyon ilacı kullanılanlarda görülür.
  • Doğum kontrol haplarının kullanımı ile beraber bazı kişilerde adet durumunun sekmesi görülebilmektedir. Bu durumlar yaşanırsa eğer yapılması gereken tek şey gebelik durumunun var olup olmadığına dair bir kontrol sağlanmasıdır. Bunun dışında herhangi bir kontrol gerekmez.
  • Hapların kullanımı ile beraber kişiler üzerinde cinsel isteksizlikler meydana gelebilir. Eğer bu cinsel isteksizlikler sürekli oluşuyor ise, kadınların farklı bir tedavi yöntemi seçmesi gerekebilir. Bu durum hakkında karar verecek olan kişi yine uzman doktorunuzdur. Yaşadığınız durumlar sonrasında doktorunuza danışabilir, durumunuzu anlatabilir ve yeni bir çözüm yolu isteyebilirsiniz. Uzmanlar, bu cinsel isteksizlik sonrasında durumunuza göre yeni bir tedavi planı ortaya koyacaktır.

Doğum Kontrol Hapı Adeti Keser mi?

Doğum kontrol hapı kullanan kişilerde, adet döngülerinin sektiği durumu görülebilmektedir. Bu durumlar, adeti direkt olarak kesmez, yalnızca belli bir süre gecikmesini sağlar. Kişiler, yaşanan sekme durumları sonrasında bir doktora görünerek gebelik kontrolü yaptırmalıdır. Bu kontrol dışında herhangi bir olumsuz durum yaşanmaz ve adet döneminin normale dönmesi beklenir.

Doğum kontrol hapı adeti keser mi sorusunun cevabını merak ediyorsanız eğer, evet doğum kontrol hapları adeti kesmektedir. Ancak bunlar, kısa süreli olarak gerçekleşen kesintilerdir. Bu sebepten dolayı da büyük bir önlemin alınmasına gerek duyulmaz.

 

Daha detaylı bilgi almak için Mersin’de bulunan kliniğimizden randevu alabilirsiniz.  Mersin kadın doğum uzmanı Op. Dr. Özgü Keskin Yılmaz için bizimle iletişime geçmeyi unutmayın.

Genital Beyazlatma – Kimyasal Peeling İle Tedavi

 

Kimyasal Peeling İle Tedavi Nedir?

Kimyasal peelingle tedavi,  TCA yeni geliştirilen yöntemlerden biridir ve  daha orta düzeyde asitide içeriğine sahip bir peeling etkisidir.Tek uygulamanın ardından bir ay boyunca evde uygulanan medikal tedavi ile sonuca ulaşılıyor. Kimyasal peeling yöntemi, sadece labium majör yani dış genital bölgeye değil kasık bölgesi ya da daha yukarıda pubis bölgesinde oluşan problemler için de uygulanabilir.

Kimyasal Peeling İle Tedavi Nasıl Uygulanır?

İşlem son derece ağrısız ve acısızdır. İşlem öncesi uygulama alanı cilt antiseptiği ile temizlendikten sonra peeling işlemi uygulanır. Ortalama 4-6 seans ve 10 gün aralıklarla uygulama önerilir. Gerektiğinde renk koyulaşmasının durumuna göre diğer işlemlerle kombine edilebilir.

Mons Pubis Estetiği (Venüs Tepesi Estetiği)

Pubik bölgede bulunan fazla yağların alınması ve cilt dokusunun çıkarılması işlemidir.

Mons Pubis Estetiği Mersin

Tedavi 3 şekilde uygulanablir;

1-Bölgedeki yağın lokal anestezi eşliğinde kanül ile alınması (Liposuction)

2-Pubis üzerine enjektör ile girilerek cilt altına madde enjeksiyonu (Lipoliz)

3-Pubis alanında ileri derecede bir katlantı ve yağ birikimi varsa cerrahi işlem uygulanır. Bir kesi yapılarak cilt ve cilt altı dokular çıkarılır.

Bu bölgede biriken yağlar kadınlarda özgüven eksikliği , eşine karşı cinsel ilişki sırasında çekinme duygusu , kot pantolon tayt gibi dar kıyafetlerin giyilememesi durumuna sebep olabilir. Burada yapılacak cerrahi işlemlerde enfeksiyon,kanama gibi riskler olabilir. Ancak alanında uzman doktorlar tarafından yapılan uygulamalarda komplikasyon gelişme riski çok azdır. Ameliyatın başarı şansı yüksektir ve kalıcıdır. O nedenle sıklıkla tedavi yöntem iolarak cerrahi müdahale uygulanır. Bu tür genital estetik operasyonlarda her müdahale herkes için uygun olmayabilir.

Perineoplasti

mersin kadın doğum

Perineoplasti Nedir?

Normal doğum sırasında epizyo adı verilen doğum kesisi bazen hoş olmayan bir görüntüyü geride bırakabilir. Bu kötü görünümlü doğum dikiş izleri kadınların cinsel hayatlarında bazı sorunlara sebep olabilir. Ayrıca genital estetik görünüm açısından da problem yaratabilir ve kişilerde özgüven eksikliğine sebep olabilir.

Doğum Dikiş İzlerindeki Kötü Görünüm Sebepleri Nelerdir?

Doğum dikiş izleri estetik olarak cerrahi ya da cerrahi olmayan bazı yöntemlerle düzeltilebilir. Doğum dikiş izlerindeki kötü görünümün sebepleri;

1– Zor doğumlar ; Travmatik ve uzun süren doğumlarda genital bölgefazlaca ödemlenir ve yırtılır. Ayrıca vakum forseps gibi doğuma yardımcı aletler kullanımında doğum kesi yeri uzar ve dikiş izleri çok belli olur.

2- Doğum dikiş izlerinin iltihaplanması; İltihaplanma sonucunda dikişler kendiliğinden açılabilir ve enfeksiyona bağlı estetik açıdan kötü birgörünüm oluşabilir. Bu yüzden doğum sonrası genital bölge bakım vetemizliği son derece önemlidir.

3- Doğum dikişlerinin tutmaması

4- Onarılmamış genital bölge yırtıkları; Özellikle evde yapılan doğumlarda yırtıklar onarılmazsa vajinada kötü bir görünüm oluşabilir.

5- Derin ve uzamış epizyolardaki perine yırtıkları; Gebelikler ve vajinal doğumlar genişlemelere neden olabilir. Vajinal gevşeme hem kadın hem erkekte cinsel ilişkide bolluk hissi ve cinsel isteksizlik problemlerine yol açabilir.Bu tür problemler yaşayan hastalarda vajina daraltma ile birlikte doğum dikiş izlerinin silinmesi ameliyatı da yapılabilir.

Perine Estetik Ameliyatı Mersin

Genital estetik ameliyatlarda Labioplasti (İç dudak estetiği), Klitoral Hudoplast i(Klitoral katlantıların estetik olarak giderilmesi) ile birlikte vajina daraltma ve perine estetik ameliyatları kombine ameliyatlar olarak aynı seansta yapılabilmektedir. Böylece genital bölge hem içten hem de dıştan düzeltilmiş olur. Yaklaşık 2 saat süren bir ameliyatla hem estetik hem fonksiyonel anlamda son derece güzel bir görünüm elde edilmiş olur.

Anorgazmi (Cinsel Haz Alamama)

Anorgazmi (Cinsel Haz Alamama) Nedir?

Kadınların büyük çoğunluğu orgazm duygusunu yaşayamıyor. Orgazm , rahim ve vajinanın cinsel ilişki bitiminde ritmik hareketlerle kasılmasıdır.

Orgazm olamayan kadınlar, cinselliği bir yük gibi algılayıp, psikolojik anlamda sıkıntılar yaşarlar. Cinsel haz alamama durumu yalnızca kadınları değil, eşleri ve çiftler arasındaki bağları da etkiler. Ayrıca kadınlarda özgüven kaybına da yol açar. Bu durumda evlilikler ve çiftler arası ilişkiler de kötü yönde etkilenir.

Anorgazmi sebepleri psikolojik , fiziksel ya da partnere bağlı olabilir. Sebebinin net olarak anlaşılması için jinekolojik muayene mutlaka gerekir.

Orgazm Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?

  1. Vajinal enfeksiyonlar
  2. Vajinal kuruluk
  3. Ağrılı cinsel ilişki (Disparoni)
  4. Şeker hastalığı,yüksek tansiyon,kalp hastalıkları ve bazı nörolojik hastalıklar
  5. Bazen de çiftler arasındaki psikolojik sorunlar da cinsel haz bozukluğuna sebep olabilir.

Cinsel Haz Bozuklukları Tedavisi

Tedavide birden fazla yöntem uygulanabilir.Bunlar yöntemler;

  • G noktası büyütme
  • O noktası büyütme
  • Lazerle vajinal daraltma
  • Genital bölgeye PRP uygulaması

G SHOT – O SHOT

Granfenberg noktası ya da G noktası; Vajina ön duvarında idrar çıkış deliğinden 1-2 cm içeride ve kanlanması daha fazla olan duyarlı bir bölgedir.

Orgazm sırasında aktif bir rol oynayan G noktası ,  anorgazmi tedavisi için en uygun bölgedir. Bu bölge gerek kişinin kendisinden alınan yağ enjeksiyonu, gerekse hyalüronik asit dolguları ile tek uygulamada büyütülebilir.

O noktası ise; klitoris ve klitoris etrafındaki duyarlı olan bölgedir.

G noktası ve O noktası büyütme işlemlerinde amaç, bu bölgelerdeki penis ile temas eden yüzeylerin hacminin artırılarak daha fazla uyarılması ve orgazmın kolaylaştırılmasını sağlamaktır.

Genital Bölgeye PRP Uygulaması

G noktası ve klitoris gibi orgazm sürecinde aktif rol oynayan genital bölgelere , biyolojik serum uygulanarak yapılan bir işlemdir. Kişinin kendi kanı alınarak özel bir işlemden geçirilir. Trombositten zengin plazma elde edilir ve elde edilen bu plazma G ve O bölgelerine enjekte edilir.Böylece kadınların cinsel hazza daha hızlı ulaşması sağlanır.

Lazer veya Cerrahi Olarak Vajina Daraltma

Vajinanın genişlemesi ve sıkılığını kaybetmesi sonucunda da cinsel haz bozukluğu ortaya çıkabilir.Kadınların özgüveninin azaltan ve çiflterin karşılıklı cinsel hazza ulaşmasını engelleyen vajinal genişleme, anestezi gerektirmeden, klinik ortamında ‘lazer ile vajina daraltma’ işlemi ile sıkılaştırılabilir. Cerrahi olarak da  ameliyathane şartlarında, anestezi altında vajina kesilerek ve fazlalık dokular alınıp dikilerek yapılır.

Lazer işleminde vajina sıkılaştırılırken aynı zamanda vajinal rejuvenasyon (gençleştirme) yapılmış olur.

Mersin Anorgazmi Tedavisi

Cinsel hazzı yaşayamama, orgazm olamama ya da oldukça zor orgazm olma durumlarında Monalisa Touch Lazer’e ek olarak PRP, G Shot veya O Shot uygulamaları da eklenebilir. Böylece, oluşabilecek etki arttırılır.

Eğer çiftler arasında psikolojik problemler de saptanmış ise bu tedavilere ayrıca cinsel terapiler de eklenebilir.

Mersin anorgazmi tedavisi; kliniğimizde son derece steril ortamda, gizlilik ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Hastalarımız işlem sonrasında aynı gün günlük yaşantılarına devam edebilirler.

Daha detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için Op. Dr. Özgü Keskin Yılmaz`ın  kliniğini arayabilirsiniz.

Vajinal Kuruluk

Vajinal Kuruluk Nedir?

Vajinal kuruluk, bütük kadınlarda farklı zamanlarda yakınılan bir durumdur.Vajinanın kendine has doğal bir salgısı vardır.Özellikle adete yakın dönemde ve yumurtlama döneminde bu şeffaf yumurta akına benzer görünümdeki akıntı artar.Vajina girişinde bulunan bartholin bezleri yine ilişki sırasında gerekli olan kayganlığı sağlayan sıvıları salgılar. Bu bezler işlevlerini yerine getiremezlerse cinsel ilişki esnasında vajinal kuruluğa yol açabilirler.

Vajinal Kuruluğun Nedenleri Nelerdir?

En sık görülen sebep menapoza bağlı östrojen hormonun azalmasıdır. Diğer nedenlerine de değinecek olursak;

  • Doğum ve emzirme dönemi
  • Vajinal enfeksiyonlar
  • Kullanılan bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları,kanser ilaçları,antidepresanlar)
  • Radyoterapi
  • Kemoterapi
  • Vajina içinin yıkanması
  • Yoğun stres ve kaygı bozuklukluarı,
  • Cinsel isteksizlik
  • Cinsel uyarının az olması
  • Vulvar vestivulit sendromu gibi salgı bezlerinin iltihaplanması durumları

Vajinal Kuruluk Tedavisi

Tedavi kuruluğun sebebine göre planlanmalıdır. Eğer menapoza bağlı ise östrojen tedavisi başlanır. Enfeksiyon varsa öncelikle enfeksiyon tedavi edilmelidir.

Kişinin eşi veya cinsel hayatıyla ilgili problemler varsa cinsel terapi uygulanmalıdır.

Son yıllarda özellikle kişiye özel radyofrekans lazer ve vajinal prp ile kombine tedaviler yapılabilir. Özellikle prp yöntemi vajinadaki nem dengesini sağlar ve dokunun gençleşmesine yardımcı olur.

Mersin vajinal kuruluk tedavisi kliniğimizde gizlilik ilkelerine uygun, lokal anestezi altında yapılır.

Hasta işlem sonrası hemen günlük aktivitelerine devam edebilir.

Daha detaylı bilgi ve randevu için kliniğimize ulaşarak bilgi alabilirsiniz.