Postpartum Sendromu (Lohusa Sendromu) Nedir?
Peki, ilk olarak, lohusa ne demek? ve lohusalık ne kadar surer? Lohusa, doğum yapmış kadınlar için kullanılan bir terimdir. Geleneksel olarak, doğumdan sonraki ilk 6 haftalık (yaklaşık 40 günlük) dönemdeki kadınlara “lohusa” denmektedir. Lohusa nedir? sorusu kadar postpartum nedir? sorusu da kadınları oldukça düşündürmektedir.
Postpartum Sendromu ya da diğer adıyla Lohusa Sendromu, doğumdan sonra bazı annelerin yaşadığı duygusal dalgalanmalar ve depresif belirtilerle karakterize edilen bir durumdur. Bu durum, genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç hafta içinde ortaya çıkmakta ve bir dizi fiziksel, duygusal ve sosyal değişimin sonucunda gelişmektedir. Zaman zaman bu sendrom, doğum sonrası depresyonla karıştırılabilse de, Lohusa Sendromu daha hafif seyretmekte ve çoğunlukla kendiliğinden geçmektedir. Söz konusu bu yazımız, postpartum ne demek ve belirtileri nelerdir şeklindeki sorulara etkili bir cevap niteliği taşımaktadır.
Lohusa Sendromu Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Lohusa Sendromu genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde, çoğunlukla ilk dört hafta içinde başlamaktadır. Bu dönemde kadınların hormon seviyelerindeki ani düşüş, doğumun getirdiği fiziksel ve zihinsel yorgunlukla birleştiğinde lohusa psikolojisi açısından duygusal dalgalanmalara yol açabilmektedir. Lohusa Sendromu nedeniyle gözlemlenen belirtiler, genellikle 1-2 hafta içinde kendiliğinden hafifleyerek geçmektedir. Ancak bazı durumlarda, belirtiler birkaç hafta boyunca devam edebilmektedir.
Postpartum Depresyon Nedenleri Nelerdir?
Peki, depresyonun hakim olduğu lohusalık dönemi nedir? Lohusa depresyonu, olarak da bilinen bu durum, doğum sonrası bazı annelerde görülen ve uzun sürebilen ciddi bir depresyon türüdür. Postpartum depresyonun ortaya çıkmasında birden fazla faktör rol oynayabilir ve her kadının yaşadığı deneyim birbirinden farklı olabilmektedir. Örneğin, gebelik boyunca yükselen östrojen ve progesteron gibi hormon seviyeleri, doğumdan hemen sonra hızla düşmektedir. Dolayısıyla, bu ani hormonal değişim nedeniyle, lohusalık dönemi psikolojisi etkilenerek depresyona yatkınlık oluşabilmektedir. Bunları gebelik takibi ve sonrasında gözlemlemek mümkündür.
İlaveten, normal doğum süreci, veya diğer doğum sürecleri ve sonrası, anne için fiziksel olarak çok yorucu olabilen bir süreçtir. Yeni doğan bebeğin bakımı, sık sık uyanma ve emzirme gibi durumlar da uyku düzenini bozarak anne üzerinde fiziksel ve zihinsel stres yaratmaya neden olabilir. Aynı zamanda yeni bir anne olmanın getirdiği sorumluluklar, annelikle ilgili beklentiler, yeterince iyi bir anne olamama kaygısı, beden imajında değişiklikler ve hayat tarzının farklılaşması gibi durumlar, da kadınlar için duygusal olarak zorlayıcı olabilmektedir.
Öte yandan, anne, çevresinden yeterli destek göremediğinde veya yalnız hissettiğinde de depresyon riski artabilmektedir. Eşin, ailenin veya arkadaşların desteği, bu süreci daha kolay atlatmada önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Postpartum Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Postpartum depresyon belirtileri, doğumdan sonraki günlerde veya haftalarda ortaya çıkar ve annenin günlük yaşamını olumsuz etkileyen durumlardandır. Bu belirtiler, kısa sürede geçen “lohusa hüznü”nden farklı olarak daha yoğun ve uzun süreli depresif durumlardandır. Lohusa depresyonu belirtileri fiziksel ve ruhsal belirtiler olarak aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:
- Yoğun üzüntü ve çaresizlik hissi
- İlgi ve zevk kaybı
- Enerji kaybı ve yorgunluk
- Ağlama nöbetleri
- Takıntılı düşünceler
- Unutkanlık
- Dikkat dağınıklığı
- Sinirlilik
- Anksiyete
- Uyku sorunları
- Mide bulantısı veya mide ağrısı
- İştahsızlık
- Nefes daralması
- Kalp çarpıntısı ya da kalbin hızlı atması
Fakat bunu da bilmek gerekir ki, belirtiler kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Konu hakkında daha detaylı bilgi ve tanı için bir kadın hastalıkları uzmanına başvurulması önerilmektedir. Örneğin, Mersin kadın hastalıkları uzmanı Op. Dr. Özgü Keskin Yılmaz ile iletişime geçerek profesyonel bir destek alabilirsiniz.
Lohusa Sendromu Nasıl Geçer?
Lohusa sendromu genellikle hafif bir geçiş süreci olarak tanımlanmakta ve çoğunlukla kendiliğinden düzelmektedir. Bu dönemde anneler duygusal olarak daha hassas oldukları için çevrelerinden destek almaları da iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Öte yandan, bebek bakımından dolayı uykusuz kalmak yorgunluğu artırabileceğinden, bebekler uyuduğunda mümkün oldukça annelerin de dinlenmesi gerekmektedir.
Aynı zamanda, aile, eş ve arkadaşlardan gelen destek de çok önemlidir. Bebek bakımında anneye yardımcı olacak birinin varlığı, duygusal yükü ve sorunları hafifletmektedir. Öte yandan, sağlıklı bir beslenme ve spor programı uygulamak da enerjinin yüksek tutulmasına yardımcı olur. Örneğin, bebeğinizi kısa bir süreliğine bir başkasına emanet ederek kendinize küçük molalar vermek, zihninizi rahatlatabilmektedir.
İlaveten, kendinizden mükemmel olmayı beklememeniz de gerekmektedir. Anneliği öğrenmek zaman aldığından, hata yapmaktan çekinmemek ve her şeyin mükemmel olması gerektiği düşüncesini bir kenara bırakmak gerekmektedir. Etkileri hafiflemeyen veya daha da derinleşen lohusa sendromu için bir uzman yardım almak da önerilmektedir.
Lohusa Sendromu Tedavisi Nasıldır?
Lohusa sendromu genellikle hafif seyrederek tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçmektedir. Ancak, semptomlar uzarsa veya annenin günlük yaşamını zorlaştıracak boyuta ulaşırsa bazı tedavi yöntemleriyle iyileşme süreci desteklenebilmektedir. Belirtilerin yoğunlaştığı veya uzadığı durumlarda, bir psikolog ya da psikiyatristten profesyonel destek almak faydalı olabilir. Bilişsel davranışçı terapi gibi terapi yöntemleri, annenin kaygı ve stresle başa çıkma yollarını öğrenmesine yardımcı olabilecek adımlardandır.
Aynı zamanda, profesyonel desteğin yanı sıra, aile üyeleri ve eşin desteği de annenin kendini daha iyi hissetmesine katkı sağlamaktadır. Çevresindeki kişilerin anneye duygusal destek sağlaması ve günlük işlerde yardımcı olması, annenin üzerindeki yükü hafifletmede oldukça etkilidir. Söz konusu durumu en iyi şekilde atlatmanın yollarından bir diğeri de sendrom döneminde annenin kendi ihtiyaçlarına dikkat etmesidir. Yeterli uyku, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve nefes egzersizleri ve meditasyon gibi rahatlama teknikleri annenin ruh halini iyileştirmektedir.
Postpartum Depresyon Babalarda Görülür mü?
Postpartum depresyon babalarda da görülebilen bir durumdur. Araştırmalar, yeni baba olan erkeklerin de doğum sonrası depresyon riski taşıdığını göstermektedir. Babalar, özellikle doğumdan sonraki dönemlerde duygusal zorluklar ve depresif belirtiler yaşayabilir ve bu durum “paternal postpartum depresyon” olarak adlandırılmaktadır. Babalarda postpartum depresyon belirtileri genellikle annelerinkine benzerdir ancak farklı şekillerde de ortaya çıkabilmektedir. Depresyondan nasıl kurtulurum? diye belirten babalara da bu durumda psikolojik destek alınması önerilmektedir.
Jinekolojik Muayane Nedir? Nasıl Yapılır? bu tür sorularınıza cevap almak için hemen tıklayın.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!